Çağdaş demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunup onları büyük ölçüde kısıtlayan veya tümüyle kullanılamaz hale getiren sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaştığı kabul edilemez. Demokratik hukuk devletinin amacı kişilerin hak ve özgürlüklerden en geniş biçimde yararlanmalarını sağlamak olduğundan yasal düzenlemelerde insanı öne çıkaran bir yaklaşımın esas alınması gerekir. Bu nedenle dava konusu planlar ile getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü değil, koşulları, nedeni, yöntemi, kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları hep demokratik toplum düzeni kavramı içinde değerlendirilmelidir. Özgürlükler, ancak ayrık durumlarda ve demokratik toplum düzeninin sürekliliği için zorunlu olduğu ölçüde sınırlandırılabilmelidir. Demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamanın, bu sınırlamayla güdülen amacın gerektirdiğinden fazla olması düşünülemez. Demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne olursa olsun, kısıtlamaların, bu rejimlere özgü olmayan yöntemlerle yapılmaması ve belli bir özgürlüğün kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak ya da ortadan kaldıracak düzeye vardırılmaması gerekir. Dava konusu olabilecek planlardaki değişiklikler bu açıdan da yasal, ölçülü ve orantılı değildir, mülkiyet hakkının korunması ile genel menfaatin gerekleri arasında sağlanması gereken dengeyi bozmaktadır.
Tapu İptal ve Tescili Davası
Ortaklığın Giderilmesi(İzalei Şuyu) Davası
Davacıların başvurusu üzerine yetkisiz organ tarafından istemin reddedilmesi halinde, bu durumdan kaynaklı belirsizliğin devam etmesi idarenin kusuru olduğundan, işin esasına girilerek mevcut imar planında davacıların taşınmazına verilen fonksiyonun değerlendirmesi gerektiği hakkındaki karar, T.C. Danıştay Altıncı Daire, Esas No: 2009/8736, Karar No: 2013/2. https://www.yerelnet.org.tr/basvuru_kaynaklari/yy_yargi_kararlari/yy_yargi_kararlari_detay.php?kod=2208&tipi=12
Dava, Aydın İli, Söke İlçesi, Doğanbey Köyü, 84 ve 127 parsel sayılı taşınmazların maliki olan davacının, taşınmazın sit alanı olarak belirlenmesi nedeniyle kamulaştırmasız el konulan taşınmazlar için toplam 252.000,00 TL\'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, davacının taşınmazları İzmir 2 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 14.12.1994 tarihli ve 4448 sayılı kararıyla 1.Derece Doğal Sit Alanı olarak tespit edilmesine rağmen kamulaştırılmaması nedeniyle davacının mülkiyet hakkının zedelendiği, taşınmazın değerini önemli ölçüde düşürdüğü, kamu yararının gerekleri ile mülkiyet hakkı arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi bozduğu, davacının alışılmışın dışında ve ölçüsüz yüke katlanmak zorunda kaldığı hususu dikkate alındığında, taşınmazın kamulaştırma değerinin davalı idarece davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davacının tazminat talebinin 75.000 TL\'lik kısmının kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, bu karar davacı ve davalı idare tarafından temyiz edilmiştir, T.C. Danıştay Altıncı Daire, Esas No: 2014/7813, Karar No: 2015/4418, http://cdn.istanbul.edu.tr/statics/idarehukuku.hukuk.istanbul.edu.tr/wp-content/uploads/2016/03/21mart.pdf,
2863 sayılı Kanunda korunacak taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının örnekleri ayrı ayrı sayılmış olup anılan taşınmazların ve koruma alanlarının kamulaştırılması gerekmekle birlikte bu kapsamda olmayan sit alanındaki taşınmazlar için kamulaştırma esasının benimsenmediği, bunun yerine takas imkânının getirildiği takasın yapılabilmesi için de 1/1000 ölçekli koruma amaçlı imar planında kesin inşaat yasağı bulunması gerektiğinden sit alanı ilanından itibaren belirli bir sürede anılan koruma amaçlı imar planının yapılma zorunluluğunun olduğu, uyuşmazlıkta ise, kamulaştırılması zorunlu statüde bulunmayan ve yeryüzü şartlarından dolayı tasarruf etme imkânı bulunmayan taşınmazın 1. derece doğal sit alanı olması nedeniyle kullanılamamasından doğan bir zarardan söz edilemeyeceği bu durumda tazminat istemine ilişkin davanın reddi gerektiği hk. T.C. Danıştay Altıncı Dairesince verilen 19.06.2015 tarih ve E:2014/7813; K:2015/4418 sayılı karar.
http://www.idarehukuku.net/ictihat/Tasinmazin-1-derece-dogal-sit-alani-olmasi-nedeniyle-kullanilamamasindan-dogan-bir-zarardan-soz-edilemeyecegi--kamulastirma-takas-kesin-insaat-yasagi.html
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin 23.09.1981 gün ve 7151/75 sayılı Sporrong ve Lönnroth - İsveç kararında Mahkeme; başvurucuların taşınmazlarının uzun bir süre inşaat yasağı kapsamında tutulmasını ve bu sürede kamulaştırma yapılmamasını mülkiyet hakkına müdahale olarak kabul etmiş, bu durumun müdahaleyi ağırlaştırdığı kanaatine vararak, kararın devamında, başvurucuların mülkiyet haklarını kullanmalarının Sporrong Miras Şirketi olayında toplam 25 yıl, Bayan Lönnroth olayında on iki yıl engellendiğini, bu bağlamda uzatılmış yasakların mülk sahipleri üzerinde yarattığı olumsuz sonuçları hukukun üstünlüğü ile yönetilen bir Devlette olması gereken durumla bağdaştırılabilir görmediğini kaydetmiş, bu yasakların yarattığı durumun mülkiyet hakkının korunması ile genel menfaatin gerekleri arasında sağlanması gereken dengeyi bozduğunu, başvurucuların hukuki durumlarının gerekli dengenin bulunmamasına yol açtığını vurgulamış, sonuçları inşaat yasakları ile ağırlaştırılmış olan kamulaştırma izinlerinde (izin verilmemesi) her iki başvurucu yönünden 1 nolu Ek Protokolün 1. maddesinin ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.